TÜRK VERGİ SİSTEMİ DERS NOTU(2015/2016 İŞLETME-MUHASEBE DERS NOTU) I | Nurullah Tosun
12.10.2015
TÜRK VERGİ SİSTEMİ DERS NOTU(2015/2016 İŞLETME-MUHASEBE DERS NOTU)  I

 

GENEL HÜKÜMLER

¢  Hukuk Kuralları: Toplum halinde yaşayan insanların birbirleri ile ve toplumla ilişkilerini düzenleyen ve kendilerine uyulması devletin zorlayıcı gücü ile güvence altına alınan kurallardır.

¢  Mali Hukuk: Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının gelirlerinin elde edilmesinde, giderlerinin yapılmasında ve malvarlıklarının yönetimine ilişkin faaliyetlerin düzenleyen hukuk kurallarıdır.

¢  Vergi Hukuku: Vergi ile ilgili yürürlükteki kuralları ele almakla birlikte onların hazırlanmasında ve uygulanmasında göz önünde bulundurulması gereken ilkeleri belirler.

¢  Vergi Mevzuatı;, yürürlükte bulunan yazılı hukuk kurallarının bütünüdür.

-Vergi mevzuatı vergi konusunda yürürlükteki    Anayasa, Kanun, Tüzük, Yönetmelik,Tebliğ,sirkü gibi yazılı hukuk kurallarından oluşmaktadır.

¢  Maddi vergi hukukudevletle kişiler arasında vergi kanunları nedeniyle ortaya çıkan hukuki ilişkinin yönlerini düzenler.

-Vergi alacağının doğması ve sona ermesi maddi vergi hukukunun konusuna girer.

¢  Şekli vergi hukuku, verginin tarh, tahakkuk ve tahsili, vergi uyuşmazlıklarının idari ve yargı aşamasında çözülmesi, vergilerin cebri icra yolu ile tahsil edilmesi gibi konularla ilgilenir.

¢ VERGİ HUKUKUNUN HUKUK SİSTEMİ İÇİNDEKİ YERİ

¢  Kamu Hukukudevletin kuruluş ve işleyişi ile egemen bir tüzel kişi olarak kişilerle ya da devletlerle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır.

- Bir tarafta egemenlik sahibi, diğer tarafta buna uymak zorunda olan kişiler vardır.

¢  Özel Hukuk, bir toplum içinde eşit hak ve yetkilerle donatılmış kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.

 

VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

A-Vergi Hukukunun Yasama Organından Doğan Kaynakları

1-Anayasa: Anayasa, diğer yazılı kuralların (kanun, tüzük, yönetmelik) dayanağıdır. Devletin temel organlarını, işleyişlerini, düzenlediği gibi, yazılı kuralların uymak zorunda oldukları temel ilkeleri de gösterir.

2-Kanun;Kanun, yasama organınca belirli biçim ve yöntemlere göre (meclis içtüzüğüne göre) hazırlanan yazılı kurallardır. Kanun tasarılarını bakanlar kurulu, kanun tekliflerini ise milletvekilleri meclise verir.

-Vergi kanunları verginin konusunu, yükümlüsünü, matrahını, tarifesini, tahsil şeklini, hükme bağlamaktadır.

3-Uluslararası Vergi Andlaşmaları

-Devletler vergi kaçakçılığını önleme, çifte vergilendirmeyi önleme gibi amaçlarla kendi aralarında anlaşmalar yapmaktadır.

-Uluslararası vergi anlaşmaları kanun gücündedir.

-Uluslararası andlaşmaların onaylanması yetkisini 1982 Anayasası Cumhurbaşkanına vermiştir.

-Cumhurbaşkanınca onaylananan uluslararası bir andlaşma TBMM’nin bu andlaşmayı bir kanunla uygun bulması koşuluna yürürlülüğe girer.

B-Vergi Hukukunun Yürütme Organından Doğan Kaynakları

1-Kanun Hükmünde Kararnameler ;

-KHK’lar yazılı hukuk kuralı niteliğindedir.

-Bakanlar Kurulu tarafından kanunla meclisin kendisine verilen yetki kanunu dahilinde çıkarılmaktadır.

-KHK’lar yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.

-Yayımlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulma zorunluluğu vardır.

-Temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, siyasi haklar ve ödevler, KHK ile düzenlenemez.

-Vergi konusunda da KHK çıkarılamaz. (Sıkıyönetim, savaş, seferberlik gibi olağanüstü durumlar hariç).

     2-Bakanlar Kurulu Kararları ; Vergi, resim, harç ve mali yükümlülüklerin, muaflık, istisna ve indirim oranlarına ilişkin kanunun belirttiği aşağı ve yukarı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.

3-Tüzük; Kanunun uygulanmasını göstermek ya da emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilmek koşulu ile Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan düzenleyici işlemlerdir.

-Cumhurbaşkanınca imzalanır.

-Resmi Gazete’de yayımlanır.

4-Yönetmelik;  Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak koşulu ile çıkardıkları düzenleyici, yönetsel işlemlerdir.

5-Genel Tebliğ ;

-İdarenin tüzük ve yönetmelik dışındaki düzenleyici işlemlerindendir.

-Maliye Bakanlığı, Vergi Kanunlarının uygulanmasını kolaylaştırmak üzere tebliğler çıkarmaktadır.

6-Özelgeler (Muktezalar) - Genelgeler-Genel Yazılar

-Özelgeler, VUK’un 413. maddesi gereğince mükelleflerin vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından karmaşık ve tereddüte yol açan hususlarda Maliye Bakanlığı’na başvurarak aldığı yazılı yanıtlardır.

-Genelgeler ve genel yazılar ise Maliye Bakanlığı’nın bazı özel durumlara ilişkin olarak kendi örgütüne gönderdiği yazılardır.

C-Vergi Hukukunun Yargı Organından Doğan Kaynakları

1-Anayasa Mahkemesi Kararları

-Anayasa Mahkemesi kanunların, KHK’ların ve TBMM içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleyen yüksek mahkemedir.

-Kararları kesindir ve iptal kararları geriye yürümez.

-Resmi Gazete’de yayımlanırlar.

-Kural olarak yayımlandıkları tarihten itibaren hüküm ifade ederler.

 

     2-İçtihatı Birleştirme Kararları

-Yüksek mahkemelerin kendilerini oluşturan dairelerin kararları arasındaki farklı uygulamalar İçtihatı Birleştirme Kararları ile giderilir.

-Vergi hukuku açısından Danıştay’ın İçtihatı Birleştirme Kararları kaynak niteliğindedir.

D-Vergi Hukukunun Diğer Kaynaklari

1-Bilimsel Öğreti ve Doktrin

-Hukukla ilgili şahısların hukuksal sorunlar karşısındaki görüş ve düşüncelerine denilir. Zorunlu bir hukuk kaynağı değildir.

2-Örf ve Adet

-Bir toplumda sürekli bir şekilde uygulanan ve uyulmasının zorunluluğuna inanılan, devlet gücü ile desteklenmiş kurallardır.

-Diğer kaynaklar, yazılı kaynaklar olmasına rağmen örf ve adet, yazısız bir kaynaktır.

—  Vergi Kanunlarının Uygulanması

A-Vergi Kanunlarının Yer Bakımından Uygulanması

¢  Kanunların uygulanacağı yerin yani coğrafi alanların belirlenmesinde iki ana ilke vardır.

1- Kaynak İlkesi: Her ülkenin kanunları o ülkenin sınırları içindeki yerli ve yabancı herkese ve bütün hukuksal işlemlere uygulanır. Vatandaşlık önemli değildir.

2- Kişisellik İlkesi: Kişi nereye giderse gitsin uyruğunun bulunduğu ülkenin kanunlarına bağlıdır.

-Uygulamada özellikle çifte vergilemeyi önlemek için her iki ilkede salt bir şekilde uygulanmamaktadır.

B-Vergi Kanunlarının Zaman Bakımından Uygulanması

-Vergilerin zaman bakımından uygulanması için uygulanacak vergi kanunlarının yürürlülüğe girdiği, yürürlükten kalktığı tarihin ve ileriye ya da geriye yürüyüp yürüyemeyeceğinin bilinmesi gerekmektedir.

-Vergi Kanunlarının Yürürlüğe GirmesiVergi kanunları Resmi Gazetede yayımlandığında yürürlüğe girer. Kanununda yürürlüğe gireceği tarihe ilişkin bir hüküm yoksa Resmi Gazete’de yayımı izleyen günden başlayarak 45 gün sonra yürürlüğe girmiş sayılırlar.

-Vergi Kanunlarının Yürürlükten Kalkması: Vergi kanunları başka bir kanunla veya Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile yürürlüktenkaldırılır. İptal kanunun veya kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.

-Vergi Kanunlarının Geriye ve İleriye Yürümemesi: Kanunlar yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanır.Önceki kanun zamanında elde edilen haklara halel gelmez. Bununla birlikte kanunlar yürürlükten kalktıktan sonraki olaylara uygulanmazlar.

Vergi ile ilgili kavramlar

¢  Vergi; Kamu giderlerini karşılamak üzere herkesin mali gücüne göre zorla ve karşılıksız olarak  vermekle yükümlü olduğu ekonomik değerlerdir.

¢  Vergi Alacaklısı; Vergilendirme yetkisine sahip olandır. Devlet bu yetkiyi kanunla kullanır. Devlet bu yetkiyi belirli sınırlar dahilinde belediyelere ve il özel idarelerine devredebilir.

¢  Mükellef; kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişilerdir.

¢  Tam ve dar mükellef olmak üzere iki tür mükellef bulunmaktadır.

¢  Tam Mükellef; Gelir Vergisi Kanunu’na göre,

1.     Türkiye'de yerleşmiş olanlar (İkametgahı Türkiye'de olan ve bir takvim yılı içerisinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılırlar.)

2.     Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup, bunların işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları tam mükellef sayılırlar.

¢  Tam mükekellefler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

¢  Dar Mükellef; Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerdir.

-Dar Mükellefler sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.

¢  Vergi Yüklenicisi; İktisadi hayatta kanuni mükellef vergiyi ödedikten sonra bu yükü üçüncü. kişilere intikal ettirmeye çalışır. İşte vergi yükünün ekonomik yansıması sonunda o yükü gerçekten üzerine almaya mahkum olan şahsa vergi yüklenicisi denir.

¢  Vergi Sorumlusu; Vergi mükellefi olmamakla beraber gerçek mükelleflerle olan ilişkisi dolayısıyla verginin hesaplanarak kesilmesi ve vergi dairesine ödenmesinden sorumlu olan üçüncü kişiye denir.

-Örneğin, işverenin stopaj (kesinti) yoluyla işçi ücretlerinden gelir vergisini keserek vergi dairesine yatırması konusunda vergi sorumlusudur.

¢  Vergi Kesenlerin Sorumluluğu; Ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar.

¢  Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu; Tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan kurumların, mükellef ya da vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan kurumları idare edenler ve temsilcileri tarafından yerine getirilir.

¢  Mirasçıların Sorumluluğu; Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri mirası reddetmemiş kanuni mirasçılarına geçer. Mirasçılardan her biri miras hissesi oranında ölenin vergi borcundan sorumlu olur.

¢  Dar Mükelleflerde Vergi Sorumluluğu; Mükellefin Türkiye’de ikameti veya iş merkezi yoksa vergiye tabi işlemlere taraf olanları ya da diğer ilgili bir kişiyi verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.

Mükellefiyet ve Sorumluluk ile İlgili Özel Sözleşmeler; Vergi mükelleflerinin mükellefiyete ya da sorumluluğa ilişkin ödevlerini başkalarına devretmesi vergi dairesince kabul edilmez ve kendileri hakkında kanuni işlem yapılır.

—  VERGİYİ DOĞURAN OLAY; Vergi kanunlarında Her Vergi İçin “Vergiyi Doğuran Olay” İzah Edilmektedir.

-Örneğin: KDV de Vergiyi Doğuran Olay; Malın Teslimi,  Hizmetin Yapılması

Vergi Ehliyeti
Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir.

—  Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.

—  Vergi Dairesi ; Vergi dairesi mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir.  

—  Tarh
Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir. KISACA VERGİNİN TARHI; VERGİ BORCUNUN İDARECE HESAPLANMASI

—  Tebliğ
verginin tebliği: vergilendirme ile ilgili hüküm ifade eden hususların vergi mükellefine veya sorumlusuna tebliğ edilmesidir.

—  Verginin Tahakkuk; tarh ve tebliğ edilen verginin ödenebilir aşamaya gelmesi

—  beyana dayanan  vergilerde tarh-tebliğ-tahakkuk aynı anda gerçekleşir.

—  beyana dayanan vergiler: gv-kdv-kv

Vergi Hukukunda Süreler

Vergi Hukukunda; kanuni, idari ve yargısal olmak üzere 3 tür süre vardır.

¢  Kanuni süreler, her vergi için ilgili kanunda gösterilmiştir.

Örneğin Gelir Vergisi Kanununa göre  Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın  Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar,

, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar,

 tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine,

dar mükellefiyette Türkiye'de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye'de oturduğu yerin, Türkiye'de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir,

Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.

¢  İdari süreler, vergi kanunlarında açıkça yazılı olmayan hallerde idare , 15 günden aşağı olmamak üzere ve ilgiliye tebliğ edilmek üzere süreyi belirleyebilmektedir.

¢  Yargısal süreler, kanunların yargı kuruluşlarına verdikleri yetkilere göre belirlenmektedir.

Sürelerin Uzaması

 Aşağıdaki sebeplerle vergilerin tahsil vadeleri uzayabilir.

1-Mücbir Sebepler; 1-Vergi ödevlerini engelleyecek  ;

-Ağır kaza hastalık,

-Yangın, deprem gibi durumlar

-İrade dışı nedenlerle defter ve belgelerin elden çıkmış bulunması gibi nedenlerdir.

-Mücbir sebep bulunması halinde bu neden ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez.

     2-Ölüm Hali

-Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısı ile mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine 3 ay eklenir.

-Gelir vergisinde mükellefin ölümü halinde beyanname ölüm tarihini izleyen 4 ay içinde verilir.

3-Zor Durum

-Zor durumların varlığı halinde Maliye Bakanlığı kanuni sürenin 1 katını geçmemek üzere uygun bir süre verebilir.

Sürelerin Hesaplanması

-Süre gün olarak belirlenmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter.

-Resmi tatil günleri süreye dahildir. Ancak sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili izleyen ilk çalışma gününün tatil saatinde biter.

¢  BÖLÜM II

MÜKELLEFIN ÖDEVLERI

-Bildirimde Bulunma Ödevi

-Defter Tutma Ödevi

-Defter Tasdik Etme Ödevi

-Belge Alma Ve Verme Ödevi

-Kayıt Nizamına Uyma Ödevi

-Defter Ve Belgeleri Muhafaza Ve İbraz Ödevi

-Beyanname Verme Ve İmzalatma Ödevi

-Ücret Ve Kira Ödemelerini Banka Aracılığı İle Yapma Ödevi

-Ödeme Kayıt Edici Cihaz Kullanma Ödevi

-Vergi Levhası Alma Ve Bulundurma Ödevi

-Bilgi Verme Ödevi

¢  Bildirimler: Mükellefin işe başlamayı, değişiklikleri, işten ayrılmayı kanunda yazılı süre ve şekillerde vergi dairesine bildirmesidir.

¢  İşe başlama bildirmelerinin, başlama tarihinden; işi bırakma ve değişiklik bildirmelerinin de bildirilecek olayın meydana geldiği tarihten itibaren başlayarak bir ay içinde yapılması gerekmektedir.

Defter Tutma:

¢  Vergi Usul Kanununa göre defter tutmak zorunda olanlar;

-Ticaret ve sanat erbabı,

-Ticaret şirketleri,

-ktisadi müesseseler,

-Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,

-Serbest meslek erbabı ve

-Çiftçiler defter tutmak zorundadır

¢  Vergi Usul Kanununa göre defter tutmayacaklar.

-Gelir vergisinden muaf olan esnaflar,

-Gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler,

-Kazançları basit usulde saptananlar,

-Kurumlar vergisinden muaf olan kamu müesseseleri bundan istisnadır.

Tüccarlar, defter tutmak bakımından iki sınıfa ayrılır:

-I'inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre;

-II'nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre;defter tutarlar.


Bilanço Esasına Göre Defter tutmak zorunda olanlar; Birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına göre yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri olmak üzere üç tür defter tutmaktadır.

¢  İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutmak Zorunda Olanlar; İkinci sınıf tüccarlar ise, işletme hesabı defteri tutmak zorundadır. Serbest Meslek Erbabı, serbest meslek kazanç defteri, çiftçiler ise çiftçi işletme defteri tutmaktadırlar.

Defter ve Belgeleri Saklama ve İbraz etme : Defter tutmak zorunda olanlar tuttukları defterlerle, yukarıda değinilen belgeleri ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar.

¢  Beyanname Verme: Mükellefler, mükellefiyet şekillerine göre ve kanunda gösteren usul ve esaslara göre bağlı oldukları vergi dairesine zamanında beyannamelerini vermek zorundadırlar.

¢  Belge Düzenine Uyma: Mükellefler matrahın saptanmasında ve beyanında gelir ve giderlerini belgeye bağlayacaklardır

Vergiyi Doğuran Olay :

-Vergi borcunun doğması için kanunlarda belirtilen vergi mükellefi ile vergi konusunun ilişki kurmaları gerekmektedir. Bu ilişkiye vergiyi doğuran olay denilmektedir.

Vergiyi Doğuran Olayın Sonuçları :

-Verginin konusu,

-Verginin matrahı,

-Vergi oranı,

-Vergi indirimlerinden yararlanma,

-Verginin tahakkuk zamanaşımına uğraması, vergiyi doğuran olayın tarihine göre belirlenir.

Vergiyi Doğuran Olayın Kanunlarla Yasaklanmış Olması ;Vergi Usul Kanununa göre vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş olması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

-Örneğin tefecilik suç olmasına rağmen elde edilen gelir vergilendirilmektedir.

Verginin Konusu :

-Üzerine vergi konulan ve bu nedenle doğrudan ya da dolaylı bir şekilde verginin kaynağını oluşturan ekonomik unsurdur.

Vergi İstisnası :

-Verginin konusu ile ilgili olarak yapılan sınırlamalara, yani bazı konuların vergi dışı tutulmasına "vergi istisnası" denir.

Vergi Muaflığı :

-Verginin mükellefi ile ilgili olarak yapılan sınırlamalara, bu kişilerin vergiden hariç tutulmasına "vergi muaflığı" denir.

¢  Vergi İndirimleri :

-Belirlenen bir tutar veya oranın vergi matrahından veya hesaplanan vergiden indirilmesidir.

-Türk vergi sisteminde indirim mekanizması içerisinde en yaygın olanı en az geçim indirimidir.

Verginin Matrahı :

-Vergi konusunun verginin hesaplanmasında esas alınan değer ya da miktarına matrah denilmektedir.

¢  Spesifik vergiler; Matrahı, sayı, adet, litre gibi fiziksel miktarlarla ifade edilen vergilerdir.

-örneğin  (Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi);

¢  Advalorem vergiler; Matrahı fiyat, değer, gelir, irat, bedel gibi genellikle para ile ifade edilen vergilerdir. (Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi gibi)

Matrahın Saptanmasına İlişkin Hükümler

1. Beyan Usulü

2. Basit Usul

3. Karineler Usulü

4. İdarece Takdir Usulü

1-Beyan Usulü

-Mükellef ya da vergi sorumlusu vergi matrahını kanundaki esaslara göre saptayarak vergi dairesine yazılı olarak bildirmektedir.

¢  Gelir Vergisi,       Kurumlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Emlak Vergisi,

¢  KDV,BSMV beyan usulüne tabidir.

2-Basit Usul

-Bu usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır.

-Basit usulde vergilendirilenler mal alış ve giderleri ile hasılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamak zorundadırlar.

-Bu belgelerin kayıtları mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulur.

3-Karineler Usulü

-Mükellefin, gelir ya da servetinin ölçüsünün ne olduğuna dair varsayılan bazı dış belirtilerle matrahın hesaplanması yöntemidir.

4-İdarece Takdir Usulü

-Bu usulde vergi matrahı, vergi idaresince tek taraflı olarak saptanmaktadır. Örneğin, verginin idarece tarh edilmesi, idarenin ikmalen ve resen tarh vergiyi tarh etmesinde matrah ta idarece takdir edilmektedir.

¢  VERGİLEME SÜRECİ

A-Verginin Tarhı  :Verginin tarhı, vergi matrahına kanunda gösterilen miktar ve oranın uygulanması suretiyle mükellef tarafından ödenecek verginin hesaplanmasıdır.

Verginin Tarh çeşitleri

1-Beyannameye Dayanan Tarhiyat ;

-Vergi Usul Kanunu'na göre, mükellefin beyanına dayanan vergilerde, vergi tarhına esas alınacak matrah unsuru, mükellef tarafından bir beyanname doldurularak vergi dairesine bildirilir. Vergi dairesi ödenecek vergi tutarını, kanundaki nispet üzerinden ve bildirilen bu matrahı esas almak suretiyle hesaplar.

2-İkmalen Vergi Tarhı;

-Her ne şekilde olursa olsun, bir vergi tarh edildikten sonra ortaya çıkan defter kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesine ikmalen vergi tarhı denir.

3-İdarece Tarhiyat

-Verginin idarece tarhı ikmalen ve re'sen tarhiyat kapsamı dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ve belirli tarihlerde müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirememeleri sebebiyle zamanında normal şekilde tarh edilemeyen vergilerin, kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.

4-Re'sen Tarhiyat Usulü ;Verginin tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya yasal ölçülere dayanılarak tespitine olanak bulunmayan durumlarda takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların düzenledikleri vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasına verginin re'sen tarhı denir.

B-Verginin Tebliği

-Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya diğer ilgili kişilere bildirilmesidir.

Tebliğ Usulleri

1-Posta İle Tebliğ; Genel Kural vergi ile ilgili yazı ve belgelerin postayla tebliğ edilmesidir.

2-Memur Aracılığı ile Tebliğ;Tebligatların bizzat memur tarafından yapılması halidir.

3-Daire ve Komisyonda Tebliğ; Tebligat ilgilisinin kabulü üzerine daire ya da komisyonda da yapılabilir.

4-İlan Yolu ile Tebliğ; Muhatabın adresinin hiç bilinememesi, adresin yanlış ya da değişmiş olması, posta ile tebligat yapılmasına imkan bulunamayan hallerde başvurulur. İlan ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir ya da daha fazla gazetede yayınlanır.

C-Verginin Tahakkuku

¢  Tahakkuk, tarh ve tebliğ edilen vergi borcunun ödenmesi gereken safhaya gelmesidir.

D-Verginin Tahsili

¢  Vergi tutarının mükellef tarafından ödenmesi ve bu tutarın Maliye İdaresi (ya da onun temsilcisi) tarafından teslim alınması işlemine denir.

-Verginin Tarifesi; Vergi tarifeleri, alınacak vergi tutarının hesaplanması için vergi matrahına uygulanan ölçülerdir.

¢  Spesifik tarife (miktar esası); Belirli bir miktara (ağırlık, metre gibi) göre hesaplama yapılmaktadır.  örneğin Motorlu Taşıtlar vergisi; aracın yaşı,motor hacmi vs dikkate alınarak hesaplanılır.

¢  Advalorem tarife (değer esası); İktisadi değerin (bedel, fiyat gibi) belirli bir oranı esas alınarak hesaplama yapılmaktadır.

-Verginin Oranı ;

Vergi oranı, ödenecek vergi miktarlarını bulmak için vergi matrahına uygulanan rakamdır.

Örneğin; Kurumlar vergisi Oranı; %20 dir.

Gelir Vergisi Oranı; Artan oranlıdır.  Alt oran %15   Üst Oran  % 35 dir.

KDV oranı; %1,%8, % 18 olmak üzere ürün ve hizmet çeşidi ne göre 3 0ran mevcuttur.

VERGİ DENETİM TEKNİKLERİ

Vergi denetimi; Yoklama, vergi İncelemesi, Arama, Bilgi Toplama teknikleri kullanılarak  yapılır.

A-Yoklama

-Mükellefleri ve mükellefiyete ilişkin maddi olayları, kayıtları, ve konuları araştırmak ve saptamaktır.

B-Vergi İncelemesi

-Ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, saptamak ve sağlamak için her türlü işlemlere girişilmektedir.

-VERGİ  İNCELEMESİNE  YETKİLİLER;
 Vergi incelemesi; -Vergi Müfettişleri,

-Vergi Müfettiş Yardımcıları,

- ilin en büyük mal memuru

-veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.

-Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar  her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.

C-Arama

-İhbar ya da yapılan incelemeler dolayısı ile bir mükellefin vergi kaçırdığını gösteren kanıtlar bulunması halinde, bu mükellef yada kaçakçılıkla ilgisi görünen diğer kişilerin işyerlerinde, evlerinde yada üzerlerinde araştırma yapılmasına arama denilir.

-Aramanın yapılabilmesi için ihbarda bulunulması yeterli değildir. İhbarın yetkililerce ciddi bulunması ve sulh Ceza hakiminden izin alınması gerekmektedir.

D-Bilgi Toplama

-Bilgi verme, kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye –VUK hükümlerine göre- mecburdurlar.

Vergide Zamanaşımı Süreleri;
-Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

ÖRNEĞİN; 2010 yılına ait bir vergi incelemesi ve tarhiyat en geç 31.12.2015 tarihine kadar yapılabilir. bu tarihten itibaren 2010 yılı ile ilgili hiç bir tarhiyat yapılamaz.

--Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.

Örneğin; 2010 yılına ait bir tarhiyat veya inceleme 31.12.2015 tarihinde  yapılması halinde bu incelemenin yapılması için zaman aşımının durması  gerekir, bunun için takdir komisyonuna sevk edilir. Ancak bu durumda tarhiyat ve inceleme 31.12.2016  (1 yıl) tarihini geçemez.

  MÜKELLEFİN VERGİ TARHİYATI VE CEZALARA KARŞI HAKLARI;

Mükellefler Vergi/ceza İhbarnamelerinin kendilerine Tebliğinden itibaren 30 gün içinde ;

1- Vergide indirim Talebinde Bulunma

2-Uzlaşma Talep Etme  (mükellefin Kaçakçılık fiilleri işlemiş olmasından kaynaklanan cezalarda mükellefin uzlaşma hakkı yoktur.)

3-Dava Açma  Hakkına  (Vergi Mahkemelerinde Dava açılırSahiptir.

Ayrıca vergi Hatasının tespiti Halinde dava açma süresi geçmiş olması durumunda 

-"4-Düzeltme Talebinde Bulunma"  hakkı vardır.

5-Mükellefler yapmış olduğu vergi hataları nedeniyle eksik ödedikleri vergileri,  vergi Dairesinin haberi olmadan PİŞMANLIKLA  BEYANNAME verebilirler. Bu durumda VERGİ ZİYAI CEZASI KESİLMEZ.

BÖLÜM III

I-VERGİ SUÇ VE CEZALARI

A-Vergi Ziyaı Suçu ve Cezası

-Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.

-Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.

-Vergi Ziyaı Suçu ve Cezası
vergi zıyaı suçunu işleyenlere, kayba uğratılan verginin 1 katı vergi ziyai cezası kesilir.

Örneğin; 1000 TL vergi ziyaı (kaybı) olması halinde; 1000 tl vergi aslı aranır ve 1000 TL Vergi Ziyaı Cezası kesilir. Ceza nedeniyle mükellefin Uzlaşma Hakkı Vardır.

-Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle (kaçakçılık) sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. [Ziya uğratılan vergi x 3]

     Örneğin; 1000 TL vergi ziyaı (kaybı) olması halinde; 1000 tl vergi aslı aranır ve 3000- TL Vergi Ziyaı Cezası kesilir. Ceza nedeniyle mükellefin Uzlaşma Hakkı YOKTUR.

-Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.

 

B-USULSÜZLÜK VE DIĞER CEZALAR

-Vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uyulmaması usulsüzlük cezasını gerektirir.

1-Genel Usulsüzlükler

a-Birinci Derece Usulsüzlükler

-Beyannamelerin süresinde verilmemesi, 

-Tutulması zorunlu olan defterlerin tutulmamış olması,

-VUK kayıt düzenine uyulmaması, 

-İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi,

-Onayı zorunlu defterlerin onaylattırılmaması, 

-Diğer ücretler üzerinden salınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması;

-Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin 342'nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde verilmiş olması (ilk onbeş içinde verilmeyen beyanname için yeniden idare tarafından mükellefe verilen 15 günlük ek süre)

b-İkinci Derece Usulsüzlükler

-Veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak 1 ay içinde verilmesi.

-Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde yada kanunda istenilen doğru bilgileri içerecek şekilde yapılmaması.

-Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması.

-Onayı zorunlu olan defterlerin onay işleminin süresinin son gününden sonraki 1 ay içinde yaptırılması.

-Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması;  

-Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi.

2-Özel Usulsüzlükler

Üç grupta ele alınmıştır.

a-İlk gruba girenler; fatura ve benzeri belgelerin verilmemesi ya da alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması halleridir.

b-İkinci gruba girenler; Damga vergisine ilişkindir. Damga vergisinin zamanında ya da usulüne uygun olarak ifa edilmemesi, pulların kanuna uygun olarak iptal edilmemesi halinde ortaya çıkar.

c-Üçüncü grup özel usulsüzlükler ise, bilgi vermekten çekinenler için getirilen cezalardır.

¢  Vergi Ziyaı ve Usulsüzlük Cezalarında Tekrarlanma

-Vergi ziyaına neden olmaktan yada usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası da kesinleşen bir kimse aynı türden fiili cezanın kesinleştiği tarihi izleyen yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında 5, usulsüzlükte 2 yıl içinde tekrar işlerse vergi ziyaı cezası % 50, usulsüzlük cezası %25 oranında artırılır.

¢  Vergi Ziyaı ve Usulsüzlük Cezalarında  Birleşme

-Tek fiil ile çeşitli suçlar işlenmesi: Bu halde iki durum söz konusu olabilir. Birincisi tek fiil ile farklı vergilere ilişkin suç işlenmesi, ikincisi ise yine tek fiil ile işlenen suçların çeşitli vergi cezalarını gerektirmesidir.

-Vergi ziyaı suçunda cezayı gerektiren tek fiille başka türden birkaç vergi ziyaa uğratılmışsa her vergi yönünden ayrı ayrı ceza kesilir.

-Örneğin beyanname verilmeyerek hem gelir vergisinden hem de KDV’den kayba sebep olunmuşsa her iki vergi için ayrı ayrı ceza kesilir.

-Tek fiille işlenen suçların türlü vergi cezalarını gerektirmesi halinde ise; Örneğin, tek fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük suçları birlikte işlenirse bunlara ilişkin cezalardan miktar itibarı ile en ağırı kesilir.

     -Ayrı fiillerle birden fazla suç işlenmesi: Mükellefler ayrı ayrı fillerle vergi ziyaı ya da usulsüzlük suçlarını işledikleri taktirde bunlar için ayrı ayrı cezalandırılırlar.  Ancak usulsüzlükler aynı takvim yılı içinde aynı türden olmak koşulu ile birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının her biri için birincisine ait cezanın dörtte biri kesilir.

C-HÜRRIYETI BAĞLAYICI CEZA İLE CEZALANDIRILACAK SUÇLAR VE CEZALAR

1. Kaçakçılık

a;

-Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar,

-Gerçek olmayan kişiler adına hesap açanlar,

-Defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge ve diğer kayıt ortamlarına kaydedenler.

    -Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,

CEZASI; Hakkında  on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

( Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir.)

Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.

b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

-Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.

c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.

Örneğin sahte belge düzenleyen veya kullanan mükellefin kendiliğinden bu durumu ilgili makama bildirmesi hakinde hapis cezası uygulanmaz.

.

II. VERGI MAHREMIYETININ İHLALI

-Vergi işlem ve incelemeleri ile uğraşan memurlar,

-Vergi yargı kuruluşlarında görevli olanlar,

-Vergi komisyonlarına katılanlar,

-Bilirkişiler

¢  Görevleri dolayısı ile mükellef ve mükelleflere ilişkin öğrendikleri sırları açıklayamazlar ya da üçüncü kişilerin yararına kullanamazlar.

¢  Bu hükme riayet etmeyen şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

III-. MÜKELLEFLERIN ÖZEL İŞLERINI YAPMA

-Vergi işlemleri ile uğraşan memur, komisyon üyeleri ve vergi yargı kuruluşlarında görevli olanların kanunda derecesi belirtilen akrabalarına, kanuni temsilci ya da vekili bulundukları kimselere ait vergi inceleme ve takdiri işleri ile uğraşamayacakları hükme bağlanmaktadır.

-Bu görevlilerin, mükelleflere ait hesap, yazı ve sair işlerini ücretsiz olsa da yapamayacaklarına ilişkin yasaklar yer almaktadır.Bu hükme riayet etmeyen şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

¢  Vergi Cezalarının Uygulanması

-Vergi cezası kesme yetkisi, vergi bakımından mükellefin bağlı olduğu vergi dairesidir.

-Kesilen vergi cezaları mükellefe bir ceza ihbarnamesi ile tebliğ edilir.

¢  Vergi Cezalarının Ödenmesi

-Vergi cezaları bunlara karşı vergi mahkemesinde dava açılmışsa vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğinden itibaren, dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten başlayarak 1 ay içinde ödenir.

-Teminat gösterilirse ödeme vadesine 3 ay daha eklenir.

-Vergi cezası zamanında ödenmediği takdirde cebren tahsil edilir.

¢  Vergi ve Cezalarının Kalkması

1-Ödeme:  Vergi veya ceza alacağını  ortadan kaldıran en doğal yol ödemedir.

     2-Yanılma ;Yanılma halinde cezayı gerektiren durum yetkili kuruluşların yanlış bilgi vererek ya da görüş değiştirerek mükellefi yanıltmalarından doğmaktadır. Bu durumda mükellefe ceza verilmemektedir.

     3-Pişmanlık ve Islah

¢  Beyana dayanan vergilerde suçlarını kendiliğinden ilgili makamlara haber veren mükelleflere ceza verilmez.

¢  Şartları:

Ø  Mükellefin başvurusundan önce ihbarda bulunulmamış olması, 

Ø  Başvurudan önce mükellef nezdinde vergi incelemesine başlanmamış yada takdir komisyonuna başvurulmamış olması,

Ø  Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin dilekçesinin verdiği tarihten başlayarak 15 gün içinde verilmiş olması,

Ø  Eksik yada yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin başvurusundan başlayarak 15 gün içinde tamamlanması,

Ø  Mükellefe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin ödenmesinin geciktiği her ay için  pişmanlık  zamla başvuru tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödenmesi. 

4-Ölüm  ;Kişi öldüğü takdirde hakkındaki cezada ortadan kalkar.

       5-Mücbir Nedenler

-Mükellefin iradesi dışında ve kusuru olmaksızın mücbir nedenlerle kanunda belirtilen ödevlerin yerine getirilmemesi halinde ceza verilmez.

6-Zamanaşımı

-Ceza hukukunda zamanaşımı kanunda yazılı sürelerin geçmesi ile devletin cezalandırma hakkını düşüren bir durumdur.Vergi cezalarında 2 tür zamanaşımı söz konusudur. 

       Ceza Kesmede Zamanaşımı

-Cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın birinci gününden başlayarak vergi ziyaında beş yıl, usulsüzlükte usulsüzlüğün yapıldığı yılı izleyen yılın birinci gününden başlayarak 2 yıl, özel usulsüzlük cezalarında usulsüzlüğün yapıldığı yılı izleyen takvim yılının birinci günüden başlayarak 5 yıl geçtikten sonra ceza kesilmez. Buna tarh zamanaşımı denir ve VUK’ta düzenlenmiştir.

Ceza Tahsilinde Zamanaşımı

-Vergi cezaları vergi asılları gibi vadelerinin rastladığı tarihi izleyen takvim yılından başlayarak 5 yıl içinde tahsil edilmemişse zamanaşımına uğrar. Buna tahsil zamanaşımı denir ve 6183 Kanun numaralı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.

7-Cezalarda İndirim

Bu uygulamadan yararlanabilmek için resen ya da ikmalen tarh edilen vergi ya da vergi farkını veya vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef ya da vergi sorumlusunun, ihbarnamelerin tebliği tarihinden 30 gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadenin bitmesinden başlayarak 3 ay içinde ödeneceğini bildirmesi gerekir.

-Bu durumda mükellef yada ceza sorumlusundan vergi ziyaı dolayısı ile kesilen cezanın birinci defada yarısı, müteakiben kesilen cezaların üçte biri, usulsüzlük ya da özel usulsüzlük cezalarının üçte biri indirilir.

      8-Af

-Vergi cezaları, af kanunları ile kısmen ya da tamamen sona ererler.

-Vergi Kanunlarında  af ile ilgili bir hüküm yoktur.

-Vergi affına TBMM karar verir.

-TBMM bu yetkisini Anayasadan almaktadır.

¢ VERGİ UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜMLENMESİ

A--VERGI UYUŞMAZLIKLARININ İDARE AŞAMASINDA ÇÖZÜMÜ

1-Vergi Hatalarının Düzeltilmesi; -Vergiye ilişkin hesaplarda ya da vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla yada eksik vergi istenmesi yada alınması vergi hatasını oluşturur.

-Düzeltme vergi ve ceza borcunu ortadan kaldıran bir yoldur.

-Düzeltme işlemi, uyuşmazlıkların yargı organlarına ulaşmadan önce idare aşamasında çözümlenmesine yardımcı olmaktadır.

¢  Hesap hataları

-Matrah Hataları: Beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname ve kararlarda matraha ilişkin bilgilerin eksik yada fazla gösterilmiş olması anlamına gelir.

-Vergi Miktarındaki Hatalar: Vergi oran ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış yada yanlış yapılmış olması demektir.

-Verginin Mükerrer Olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belirli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi yada alınmasıdır.

Vergilendirme Hataları:

¢  Mükellefin şahsında,

¢  Mükellefiyete,

¢  Konuda,

¢  Vergilendirmede yada muafiyet dönemi yanlış olabilmektedir.

¢  Vergi Hatalarının Ortaya Çıkarılması ve Düzeltilmesi

¢  Vergi hataları,

¢  İlgili memurun hatayı bulmasıyla,

¢  Üst memurların yaptıkları incelemelerle,

¢  Teftiş yolu ile,

¢  Vergi incelemesi yolu ile,

¢  Mükellefin başvurması ile ortaya çıkarılabilir.

¢  Vergi hatalarının Düzeltme Yetkisi

¢  Vergi Dairesi müdürüne aittir.

¢  Hata mükellef zararına olmuşsa düzeltme fişinin bir örneği kendisine tebliğ edilir ve bir yıl içinde başvurduğu taktirde mükellefe iade olunur.

¢  Tahsil olunmamışsa terkin olunur.

¢  Vergi dairesi kesin ve açık vergi hatalarını kendiliğinden düzeltir.

¢  Vergi hatalarının Düzeltme zamanı

-Mükellefin düzeltme istemi dava açma süresi içinde yapılmış ise bu dava açma süresini durdurur.

-Düzeltme istemi dava açma süresinin dolmasından sonra yapılmış ve reddedilmişse Maliye Bakanlığı’na, İl Özel İdaresi Vergileri için Valiliğe, Belediye vergileri için Belediye Başkanlığı’na şikayet yolu ile müracaat edilebilir.

2-Uzlaşma

-Uzlaşma vergi uyuşmazlıklarının idare ile mükellef arasında anlaşma yolu ile çözümlenmesidir.

-İkmalen, resen yada idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tahakkuk edecek miktarları üzerinden uzlaşmaya gidilebilmektedir.

-Beyana dayanan tarhiyatta uzlaşma yoluna gidilememektedir.

-Mükellefle idare arasında yapılacak uzlaşmada pazarlığı idare adına uzlaşma komisyonları yürütür.

-Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılabilir.

-Uzlaşmanın sağlanamaması halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz.

¢  Uzlaşmanın Sonuçları

-Uzlaşma sonrası iki sonuç ortaya çıkabilir.

¢  -Uzlaşmanın Gerçekleşmemesi Halinde:

-Mükellef aynı vergi için yeniden uzlaşma isteminde bulunamaz.

-Mükellef uzlaşmanın gerçekleşmediğine ilişkin tutanağın kendisine tebliğinden sonra vergi mahkemesinde otuz gün içerisinde dava açabilir.

¢  -Uzlaşmanın Gerçekleşmesi Halinde:

-Mükellef üzerinde uzlaşılan ve tutanakla saptanan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz.

-İlgililer üzerinde uzlaşılan vergiye karşı dava açamazlar.

-Uzlaşmaya varıldıktan sonra hataların düzeltilmesi yoluna gidilemez.

-Uzlaşma sağlandığında vergi ve cezalar uzlaşma tutanağının tebliğinden başlayarak bir ay içinde ödenir.

 

B-VERGI UYUŞMAZLIKLARININ DAVA YOLUYLA ÇÖZÜMLENMESI

-Anayasamızın 125. Maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir.

-Vergiye ilişkin uyuşmazlıklarda da dava yolu açıktır.

-Vergi hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre sonuçlandırılır.

-Vergi ile ilgili uyuşmazlıklar idari yargı uyuşmazlıkları olduğu için görevli ve yetkili yargı yerleri Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleridir.

¢  Vergi Davasının Konusu Olabilecek İşlemler

¢  Genel Düzenleyici İşlemler;

-Vergilendirmeye ilişkin olarak çıkarılmış olan,

-Tüzük,-Yönetmelik ve -Bakanlar Kurulu Kararı gibi idarenin düzenleyici işlemleridir.

-Genel düzenleyici işlemler bütün vergi mükelleflerini ilgilendiren objektif işlemlerdir.

¢  Vergi Davasının Konusu Olabilecek İşlemler

¢  Bireysel İşlemler;

-Herhangi bir özel kişiyi ilgilendiren sübjektif işlemlerdir.

-Örneğin, bir vergi mükellefine ikmalen veya re’sen vergi tarh edilmesi, ceza kesilmesi gibi işlemler bu kategoridedir.

¢  Vergi Davasının Konusu Olabilecek İşlemler

¢  Vergi mahkemesinde dava açabilmek için;

-Verginin tarh edilmesi,

-Cezanın kesilmesi,

-Tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması,

-Kesinti yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerekir.

¢  Vergi Davasının Konusu Olabilecek İşlemler

-Mükellefler, beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar (VUK 378).

-Ancak, mükelleflerin beyannamelerini dava hakkının saklı tutulması anlamına gelen “ihtirazi kayıtla” vermeleri halinde, kendi beyanlarına karşı dava açmaları mümkündür (İYUK 27).

-Vergi davasının konusunu oluşturabilecek işlemler

-Re’sen veya ikmalen ya da idarece tarh edilen vergiler ile bunlara ilişkin cezalar;

-Takdir ve tadilat komisyonunun kararları;

-Kesinti yoluyla alınan vergiler.

-Dava açma süresi ;-Vergi davaları idari yargılama usulüne tabi olduğu için dava açma süresi otuz (30) gündür.

-Özel kanunlarda farklı süre yer almışsa bu hüküm uygulanmaz.

 

  VERGİLEME YÖNTEMLERİ

1-Gerçek Usulde Vergileme; -Kişilerin bir yıl içerisinde elde ettikleri gelirleri bir beyanname ile bildirmeleridir.

-Beyanname ile mükellef tarafından vergi idaresine bildirilen matrah esas olarak, mükellefin tuttuğu defter, kayıt ve belgelere dayanılarak mükellef tarafından hesaplanmaktadır.

-Türk Vergi Sisteminde esas vergilendirme yöntemidir.

2-Basit Usulde Vergileme; Vergiden muaf olmayan küçük esnaf ve sanatkarlar için getirilen özel bir vergileme biçimidir.

-Mükellefler, yaptıkları satış ve hizmetler dolayısıyla belge düzenlemek ve faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları mal ve hizmet alışları ve giderleri için de belge almakla yükümlüdürler.

-Bu usulde mükellefler gelir ve giderleri arasındaki fark üzerinden vergi verirler.

-Yıllık beyanname verirler.

3. Stopaj (Kaynakta Tevkif) Yöntemi; Bu yöntemde belli nitelikteki ödemeler yapılırken ödemeyi yapan kişiler, ödeme yapılan (gelir elde eden) kişi adına vergiyi keserek devlete aktarmakla yükümlüdürler.

-Burada, vergiyi yatırmak durumunda olan kişi verginin asıl mükellefi değil, onun adına bu görevi yerine getiren aracı mükelleftir (vergi sorumlusu).

     4. Peşin Ödeme Yöntemi – Geçici Vergi;

-Mükelleflerin bir takvim yılında elde ettikleri kazançlarla ilgili olarak, ertesi yılda ödeyecekleri nihai vergiden mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisinin bir kısmının, kazancın elde edildiği cari yıl içinde tahsil edilmesi amaçlanmıştır.

-Ticari kazanç sahipleri, serbest meslek sahipleri ve kurumlar vergisi mükellefleri geçici vergi öder.

-Geçici vergi üçer aylık dönemler itibariyle dört eşit taksitte ödenir.

-Geçici vergi ya da kaynakta kesinti yoluyla ödenmiş vergiler, dönem sonunda yıllık beyan edilen vergiden düşülür.

-Dönem sonu vergi hesaplaması sonucu ödenecek olan toplam vergi, ödenmiş olan geçici vergilerden düşük çıkarsa, bu tutar mükelleflere nakden iade edilmektedir.